Bel ve bacak ağrılarınızın sebebi ‘spinal stenoz’ olabilir!
Spinal stenozun, omurga kanalının daralması sonucu sonlar üzerinde baskı oluşturan bir durum olduğunu belirten uzmanlar, en sık bel bölgesini etkilediğini söylüyor.
Spinal stenozun bel ve bacaklarda ağrı, uyuşma, güç kaybı ve ileri olaylarda yürüme zahmeti üzere belirtilerle ortaya çıktığını aktaran Beyin, Hudut ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, “Fizik tedavi, ilaçlar ve epidural enjeksiyonlar üzere konservatif metotlarla ağrısı yahut hareket kısıtlılığı düzelmeyen hastalar için cerrahi düşünülür.” dedi. Ameliyat sonrası tam güzelleşme mühletinin 3 ila 6 ay ortasında değişebileceğini lisana getiren Avcı, tertipli idman ve sağlıklı ömür alışkanlıkları ile hastalığın tekrarlama riskinin en aza indirilebileceğini vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Hudut ve Omurilik Cerrahı Op. Dr. İdris Avcı, spinal stenozu açıklayarak, belirtileri, cerrahi tedavi seçenekleri, güzelleşme süreci ve hastalığın tekrarlama muhtemelliğine dair bilgi verdi.
En fazla bel bölgesini etkiliyor!
Spinal stenozun, omurga kanalının daralması sonucu omuriliğe ve hudut köklerine baskı uygulayan bir durum olduğunu lisana getiren Op. Dr. İdris Avcı, “Omurga cerrahisinin ilgilendiği en yaygın rahatsızlıklardan biri olan spinal stenoz, bilhassa yaşlı bireylerde sıkça görülür ve hayat kalitesini kıymetli ölçüde etkileyebilir.” dedi.
En sık görülen spinal stenoz tipinin lomber spinal stenoz olduğunu ve bel bölgesini etkilediğini aktaran Avcı, “Diğer bir yaygın tip ise boyun bölgesindeki servikal spinal stenozdur. Stenozun şiddeti ve semptomları, daralmanın yerine ve hudut yapılarının ne derece etkilendiğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir.” formunda konuştu.
Belirtiler, ağrı ve uyuşma ile kendini gösteriyor…
Spinal stenoz belirtilerine değinen Op. Dr. İdris Avcı, bu belirtileri şöyle açıkladı:
“Lomber spinal stenozda, hastalar bilhassa yürürken yahut ayakta durduklarında belden bacaklara yayılan ağrı hissedebilirler. Bu ağrı, oturma durumunda azalır. Hudut sıkışması nedeniyle bacaklarda uyuşma, karıncalanma ve güç kaybı üzere belirtiler ortaya çıkar. İleri olaylarda hastalar yürüme zahmeti yaşayabilirler. Servikal spinal stenozda, boyun bölgesinde ağrıya ek olarak kollarda uyuşma ve güçsüzlük görülebilir. İleri durumlarda omurilik hasarı belirtileri olarak yürüme dengesizliği ve ince motor hareketlerde zorlanma da oluşabilir.”
Belirtiler alternatif seçeneklerle yönetilemediğinde cerrahiye başvurulabiliyor
Ortaya çıkan belirtilerin günlük hayat aktivitelerini zorlaştırarak hastaların ömür kalitesini değerli ölçüde etkileyebileceğine dikkat çeken Op. Dr. İdris Avcı, “Özellikle hareket kısıtlılığı yaşayan bireyler, erken tedavi ile semptomlarını hafifletebilir ve işlevsel bağımsızlıklarını geri kazanabilirler.” dedi.
Spinal stenoz tedavisinde cerrahi müdahalenin, öteki tedavi formülleri yetersiz kaldığında gündeme geldiğini vurgulayan Avcı, “Fizik tedavi, ilaçlar ve epidural enjeksiyonlar üzere konservatif sistemlerle ağrısı yahut hareket kısıtlılığı düzelmeyen hastalar için cerrahi düşünülür. Cerrahi tedavi sistemleri, omuriliğe ve sonlara olan baskıyı azaltmayı gayeler.” açıklamasını yaptı.
Spinal stenoz cerrahisinde hastaya ve durumuna nazaran farklı sistemler kullanılabiliyor!
Spinal stenoz cerrahisinde başvurulan esas sistemlere açıklık getiren Op. Dr. İdris Avcı, şöyle devam etti:
“Laminektomi olarak da isimlendirilen dekompresyon cerrahisi, spinal stenoz tedavisinde en yaygın uygulanan cerrahi formüllerden biridir. Omurilik kanalını genişletmek için omur kemiklerinin art kısmında bulunan ‘lamina’ ismi verilen yapı çıkarılır. Böylelikle hudut kökleri üzerindeki baskı azalır ve sonların özgür hareket etmesi sağlanır.
Omurga kararsızlığını önlemek için yapılan spinal füzyon, dekompresyon süreci sonrası omurga kemiklerinin sabitlenmesiyle yapılır. Omurga segmentlerinin birleştirilmesi, omurgada hareket kaybına yol açabilse de ağrı denetimini sağlar ve stabilite kazandırır. Bu yol, bilhassa omurgada deformite yahut çok kararsızlık durumunda tercih edilir.
Gelişen teknoloji ile birlikte minimal invaziv formüller de spinal stenoz tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu tekniklerde daha küçük kesiler kullanılarak omurga üzerindeki travma azaltılır, düzgünleşme mühleti kısalır ve hastaların günlük yaşama dönüşü hızlanır.”
Ameliyat sonrası 3-6 içinde tam güzelleşme sağlanabiliyor…
Spinal stenoz ameliyatı sonrası güzelleşme sürecinin, hastanın yaşına, genel sıhhat durumuna, cerrahi usule ve ameliyatın kapsamına bağlı olarak değişiklik gösterdiğini tabir eden Op. Dr. İdris Avcı, “Minimal invaziv tekniklerle ameliyat edilen hastalar, klâsik usullere kıyasla daha süratli güzelleşme eğilimindedir. Ekseriyetle ameliyat sonrası hastaların birçok, bir hafta içinde yürümeye başlayabilir ve birkaç hafta sonra hafif aktivitelere dönebilir.” dedi.
İlk iki haftada ağrının denetim altına alınması, yaraların güzelleşmesi ve enfeksiyon riskinin idaresi üzere süreçlerin hastanede yahut meskende geçirilebildiğine işaret eden Avcı, güzelleşme süreci hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Bir ay sonunda hastaların büyük kısmı olağan günlük aktivitelerine dönebilir. Lakin ağır kaldırma, eğilme yahut uzun müddetli oturma üzere hareketlerden kaçınmaları önerilir. Tam düzgünleşme süreci, omurga stabilitesine, hastanın fizikî durumuna ve cerrahi yola bağlı olarak 3 ila 6 ayı bulabilir. Bu müddette fizik tedavi ve nizamlı antrenman, tam düzgünleşme sürecini hızlandırabilir. Ameliyat sonrası hastaların hayat kalitesinde genel bir artış sağlanır. Hastalar, ağrıdan kurtularak hareket özgürlüklerini tekrar kazanır ve daha faal bir hayat sürebilir.”
Tekrarlama riskini azaltmak hastaların elinde!
Spinal stenoz ameliyatı sonrası birtakım hastalarda daralmanın tekrarlayabileceğinin altını çizen Op. Dr. İdris Avcı, “Tekrarlama riski, yaş, genel omurga yapısı, dejeneratif süreçler ve omurganın stabilitesi üzere faktörlere bağlı olarak değişir. Bilhassa yaşlanmaya bağlı omurga dejenerasyonu devam eden hastalarda, farklı bölgelerde tekrar daralma meydana gelebilir. Fakat tekrarlama riski, uygun cerrahi tekniklerin uygulanması ve ameliyat sonrası tertipli takip ile en aza indirilebilir.” dedi.
Ameliyat sonrası tekrarlama riskini azaltmak için hastaların kimi tedbirler alması gerektiğine işaret eden Avcı, “Hastalar nizamlı antrenman yapmaya ihtimam göstermeli. Omurgayı destekleyen kasların güçlenmesi, omurga üzerindeki baskıyı azaltarak daralma riskini düşürür. Fazla kilolu olmak omurga üzerinde baskı yaratır ve dejeneratif süreci hızlandırabilir. Uzun periyodik ayakta durma yahut oturma, omurga sıhhatini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle hastaların uygun postürü koruyarak hareket etmeleri gerekir.” tekliflerinde bulunarak kelamlarını tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı